top of page
Search
En basit anlatımıyla panik atak adı üstünde panik atağı, yani korku atağıdır. Anksiyete bozukluklarının (kaygı bozuklukları) bir çeşididir. Panik atak literatürde her ne kadar bir psikolojik rahatsızlık olarak geçse de ben şahsen panik atağı bir bozukluk olarak algılamamız gerektiğini düşünmüyorum. Bunun sebebini daha sonra aşağıda açıklayacağım. Ayrıca dünyada kâğıt üstünde 5 kişiden 1’inin anksiyete yaşadığı istatistiklerce gösterilse de bu rakam pratikte birçok kişi yardım almaktan çekindiği ya da yardım alacak kaynakların mevcut olmamasından dolayı çok daha yüksek olduğu düşünülüyor. Anksiyete yaşıyorsanız kesinlikle yalnız değilsiniz, pratikte 3 kişiden 1’i anksiyete yaşıyor.
Panik Atağın sinir sistemimizle olan ilgisi
Tıbbi olarak hareketlerimiz sinir sistemimizin içinde ikiye ayrılır. Şarkı söylemek, yazı yazmak, koşmak gibi bütün bilinçli hareketlerimiz somatik sinir sistemimizin içinde yer alır. İstemsiz ya da kontrolsüz yapılan hareketlerimiz ise otonom sinir sistemimize aittir. Panik atakla ilgili bizi ilgilendiren kısım da otonom sinir sistemidir. Otonom sinir sistemi sempatik ve parasempatik sinir sistemlerinden oluşur. Sempatik sinir sistemi ‘kaç’ ya da ‘savaş’ refleksidir, vücudu hazır ola geçirir. Parasempatik sinir sitemi ‘dinlen’, ‘sindir’, ‘uyu’ komutlarını verir, vücudu yavaşlatır.
Birkaç örnek düşünelim. Karşıdan karşıya geçerken daha önce görmediğimiz bir araba aniden üzerimize doğru geldiğinde saliseler içinde yana sıçrarız. Bunu yaparak hayatımızı kurtarırız. Ormanlık alanda aniden gelen bir ayı ya da yaban domuzu gördüğümüzde de düşünmeden birden hızla koşmaya başlarız. Bunu yaparak tehlikeden kaçıp hayatımızı kurtarmaya çalışırız. Bir yangın gördüğümüzde hayatımızı kurtarmak adına hızla söndürmek için ya da kaçmak için harekete geçeriz. Bazen bir örümcek ya da fare gördüğümüzde de irkilip en yakın sandalye üzerine zıplarız. Korktuğumuz hayvanlardan korunmak için kendimizi saliseler içinde ‘güvenli’ bölgeye atarız. İlkel zamanlarda da yine mağara insanları düşmanla karşılaştıklarında birden kendilerini onunla savaşır halde buluyorlardı. Onlar da bunu yine hayatta kalabilmek adına yapıyorlardı.
Bütün bu örneklerdeki davranışlar tehlike anında hayatta kalmak için ‘kaçmak’ ya da ‘savaşmak’ için saliseler içinde geliştirdiğimiz reflekslerimizdir. Sempatik sinir sistemimizin devreye girmesi sayesinde oluşur. Panik atak yaşadığımızda da aynı sistem hayata geçer, dolayısıyla aynı fiziksel reaksiyonlar başlar.
Panik Atak esnasında yaşadığımız fiziksel belirtiler
Sempatik sinir sisteminin tek amacı tehlike anlarında bizi kısa sürede kaçmak ya da savaşmak için hazırlamaktır. Bu sebeple sempatik sinir sistemi aktif olduğunda içimizde bir takım fiziksel reaksiyonlar başlar. Gerekli bölgelere, özellikle hızlı koşabilmemiz için bacaklarımıza ve iyi dövüşebilmemiz için kollarımıza hızlıca kan pompalanır, bu sebeple kalp atışımız artar ve nabzımız yükselir. Kan dolaşımımızın hızlanması için daha fazla oksijen almamız gerekir ve bu yüzden akciğerlerimiz genişler ve nefes alışımız hızlanır. Nefesimiz hızlandığı için ve aniden akciğerlerimiz genişlediği için göğsümüzün üzerine ‘bir şey oturmuş gibi’ hissedebiliriz. Hareketlerimizin hızlanması için gereksiz yerlerden kan çekilir bunun sonucu ellerimiz ve ayaklarımız üşüyebilir. Hızlı hareket edebilmemiz için vücuttan gereksiz sıvı atılmaya çalışılır, bu terlemeye ve tuvalet ihtiyacı hissetmemize yol açar. Kaçarken veya savaşırken gözlerimizin iyi görebilmesi için göz bebeklerimiz büyür, beyine normalden hızlı kan ve oksijen gittiği için başımız dönebilir, gözümüz kararabilir. Tansiyonumuz yükseldiği için sıcak basar. Kan dolaşımımız çok hızlı olduğu için kollarda ve vücudumuzun çeşitli bölgelerinde bir uyuşma ya da karıncalanma hissi başlayabilir. Ayrıca beyinde adrenalin ve noradrenalin hormonları salgılanır.
Bütün bu reaksiyon silsilesi beynimizin dışarıdan gelen hayati tehlikeye karşı vücudumuzu hazır ola geçirmesi sonucudur ve ‘eyvah korktum’ dediğimiz anda baş gösterir.
Panik Atak nasıl başlar?
‘Eyvah, korktum’ düşüncesi beyni alarma geçirir. Mantıklı bir şekilde gerçekten hayati tehlike var mı yok mu diye durum değerlendirmesi yapsa iş işten geçmiş olabilir, aniden gelen araba bize çoktan gelip çarpar. Bu yüzden tehlike riski oluştuğu anda beyin risk almadan muhakeme yapmadan kendini sağlama alır alarm verir sempatik sinir sistemimizi harekete geçirir. Biri bize korkutma şakası yaptığında da aynı sistem harekete geçer. ‘Ödüm patladı’ deriz. ‘Kalbim ağzıma geldi’ deriz. Burada da yine kalbimiz hızlı atmaya başlar ve nabzımız yükselir, hatta beraberinde diğer tüm fiziksel belirtiler de başlayabilir. Tek fark şaka olduğunu anladığımız an gülmeye başlarız ve beyin ‘tehlike yokmuş’ deyip bu sefer parasempatik sinir sistemini harekete geçirir: yani ‘dinlenme’ sistemi. Bütün hızlanan fiziksel değişiklikler yeniden yavaşlar ve normale döneriz. Günlük hayatımızda içimizdeki bu fiziksel değişiklikleri, anlık iniş çıkışları hepimiz yaşasak da çoğumuz farkına varmıyoruz. Farkına varsak da olumlu yorumlamalar yapıp (‘ay şakaymış’ gibi) dikkate almıyoruz. Dikkate aldığımız an korkumuz başlıyor. Ve korktuğumuz an ne oluyor? Beyin tehlike var zannediyor ve bizi hazır ola geçiriyor. Hazır ola geçirince ne oluyor? Daha çok korkuyoruz. Ve kısır döngüye giriyoruz. Bir kez panik atak geçirdiğimizde ne olduğunu bilmiyorsak eğer yeniden olmasından korkup kendimizi dinlemeye başlarız ve içimizdeki en ufak bir değişimde yeniden korkarız ve korkumuzla birlikte atağımız da başlar. Kişi tetikte kalır ve kendini sürekli dinlemeye başlar. En ufak bir değişimde ‘eyvah yine başlıyor’ der ve korkar, korktuğu an sistem aktifleşir ve atak başlar. Kısır döngü oluşur. Panik atağın özü budur.
Panik Atak nasıl geçer?
Dıştan gelen uyarılar sonucunda harekete geçen sempatik sinir sistemi olumsuz yorumlarımızla da başlayabilir. Aynı şekilde olumlu yorumlamalarla ise yavaşlatıcı ve rahatlatıcı parasempatik sistemimiz aktifleşebilir. Yorumlamalarımızın önemli olduğunu hatırlayarak kalbimizin hızla çarpmaya başladığını hissettiğimiz anda durup bilinçli olarak bir durum değerlendirmesi yapmamızda fayda var. ‘Kahve içtim çarpıntı yaptı’, ‘Maçı izlerken heyecanlandım çarpıntı yaptı’, ‘Bir şeye üzüldüm tansiyonum çıktı’, ‘Merdivenleri hızlı çıktım nefesim yükseldi’ gibi durumu açıklayıcı yani olumlu düşüncelerle bütün o hazır ola geç komutası sona erer, panik atak başlamaz ve yeniden rahatlarız. Panik Atak ile ilgili bilgi sahibi olmak işimize çok yarıyor. Hiçbir belirti göstermiyorken 30 saniye boyunca çok hızlıca nefes alıp verirsek hiperventilasyon başlar ve sırf hiperventilasyon (anormal şekilde hızlı nefes alıp vermek) sempatik sinir sisteminin bir parçası olduğu için sempatik sinir sistemi aktifleşir ve ‘kaç veya savaş’ refleksindeki diğer bütün fiziksel reaksiyonlar da ortaya çıkar. Bu güzel bir haber çünkü bilinçli bir şekilde sempatik sinir sistemini harekete geçirebiliyorsak eğer, istediğimiz anda ‘gevşe ve rahatla’ komutu veren parasempatik sinir sistemini de harekete geçirebiliyoruz demektir. Bunun için ise yine nefesimize odaklanıp yavaşça ve derin derin nefes almamız yeterli olacaktır.
Panik Atak esnasında beynimiz bizi koruyor!
Bazı insanlar panik atak esnasında düşüp bayılmaktan korkar. Bu korku yersizdir çünkü panik atak yaşarken tansiyonumuz çıkar. Bayılmamız için ise tansiyonumuzun düşmesi gerekir. Kimi insan panik atak esnasında aklını yitirmekten korkar. Bu da yine asılsız bir endişedir. Kimi insan ise kalp krizi geçirdiğini düşünür ve Acil’in yolunu tutar. İlk kez böyle bir şey yaşandığında kaygılanmak elbette ki son derece doğal. Fakat her daim mantıklı kalmamız gerekir. Doktorumuz kalp hastası olmadığımızı söylüyorsa lütfen ciddiye alalım. Bazen kişiler yaşanan bu belirtilerin psikolojik olduğunu kabul etmek istemez. Psikolojik olması psikolojimizin güçsüz olduğu anlamına gelmiyor asla. Sadece vücudumuzda daha önce fark etmediğimiz bir sistemi keşfedip sonucunda doğal olarak kaygılandığımızı kabul etmemiz gerekiyor o kadar. Sonrasında panik atağın nasıl ve neden oluştuğunu anladığımızda kaygılanacak hiçbir şeyin olmadığını anladığımızda ise rahatlayacağızdır zaten. Canlı varlıklarız sonuçta, iyi ki de canlıyız, yaşıyoruz. Canlı olduğumuz için fiziksel reaksiyonlar gösteriyoruz canlı olduğumuz için sinir sistemimiz çalışıyor. Sinir sistemimizin, özellikle sempatik sinir sistemimizin çalışıyor olması güzel bir şey değil mi? Sağlıklı olduğumuzun bir kanıtı bana sorarsanız. O yüzden ‘panik atağım’ diye korkmayın. Üzülmek yerine sevinebiliriz. Vücudumuzda oldukça gerekli ve yararlı bir sistemin çalıştığını görmüş oluyoruz. Elbette ki panik atak esnasında yaşadığımız fiziksel reaksiyonları sevmiyoruz hoşumuza gitmiyor. Fakat mantıklı düşündüğümüzde hissiyatı hoşumuza gitmemesi doğal, çünkü vücut bizi hazır ola geçirmişken koşup dövüşüp atik şekilde hareket etmemizi isterken biz aksine çoğunlukla hareketsiz duruyoruz. Hissiyat olarak sevmememiz doğal fakat sonunda hiçbir kötü şeyin olamayacağını bilmek güzel.
Özetle panik atak bana sorarsanız bir rahatsızlık değil. Doğal bir koruma sistemimiz. Ve ne olduğunu neden olduğunu nasıl çalıştığını bilmek korkumuzu azalttığı için yeniden oluşma ihtimalini de azaltıyor. Çünkü adı üstünde korku atağı ve korkmadığımızda geçirme ihtimalimiz de yok. Günlük fiziksel değişimler son derece doğal, beynin görevi risk almadan alarm vermekse de bizim görevimiz sadece durumu yeniden değerlendirip doğru yorumlamaktır. Korkumuz bittiği anda panik atak da biter. Sağlıkla kalın, sevgiler..
Recent Posts
See Allbottom of page
Comments